Her sabah bir melek dünyaya doğru dönüp bağırarak: ‘Ölmek için dünyaya gelirsiniz, yıkılmak için binalar yaparsınız’ dermiş. Sonu olan her şey kısadır. Mutlu anlar hızla geçer. Hastalık ve musibet zamanları ise bir türlü bitmek bilmez. Bütün bunlar zor ve zahmetli olduğundan mı, yoksa zor anların neticesi mi güzeldir? İşte bunu kimse bilemez…
Hayat…
Bazen bir çoğumuza anlamsız gelse de, yaşamaya değer tek gerçek. Tam bittiğini sandığın anda başlar hayat. Ve her insanın öyküsü farklıdır hayata dair. Başımıza ne geleceğini hiç bir zaman bilemeyiz. Aslında ölüm ve yaşam aynı şeydir. Aynı anda bir elin iki yüzü gibi, avucun içi ve elin tersi gibi. Ama yine de avuç içi ile elin tersi aynı şey değildir. Ne ayrılabilirler ne de birleştirilebilirler. Mücadeleler, hırslar, belirsizlikler, istekler, planlar ve bir dünya günlük kaygının tek bir hareketle nasıl da insanın kendi eliyle ters köşeye yatırılabileceğini hissettiren çizgidir bu. Bütün o soru işaretleri bir anda boşa çıkıverir ve her şey tepetaklak olur. O halde ne diye bu kadar öfke, kırgınlık, nefret ve hırs? Hepsi anlamsız oysa…
Bazı insanlar sağlıklıyken mutlu olamamaktan yakınırlar. Bazı insanlarsa sağlık sorunlarına rağmen mutlu olmayı başarabilirler. Dünyada açlık ve sefalet kol geziyor. Savaşlar oluyor. Milyonlarca insan yaşamını kaybediyor. Çocuklar ölüyor… Bazılarımız nefes almaya bile üşenirken, aslında aldığımız nefesin ne kadar değerli olduğunu düşünmekten bile aciziz. İnsanların yaşam mücadelelerini maalesef göremiyoruz.
Sadece bir soluk alabilmek için, hastanelerde yatan hastaların acı bakışlarını gözümüzün önüne getiremiyoruz. Sen konuşabiliyorsun, gezebiliyorsun, yemek yiyebiliyor, gülebiliyorsun. Peki o insanlar? Belki de hayatlarının en güzel döneminde, beklenmedik şekilde yaşadıkları bir kaza yüzünden makineye bağlı yaşamak zorunda? Yada henüz 2 aylık bir bebeğin, hayatı daha tanıyamadan kendisini ölümün soğuk sessizliğine terkedişi gibi. Kimbilir o bebeğin anne babası, ne hayaller kurmuşlardı onu dünyaya getirirken. Ve daha bunlar gibi binlerce ibretlik hayat hikayesi… Gidiyoruz işte, birer ikişer, o ebedi buluşma yerine. Ölüm gelecek. Ama ne zaman gelecek?.. Belki beş dakika, belki de beş saniye sonra…
Şairin dediği gibi;
“Ne ölümden korkmak ayıp, ne de düşünmek ölümü..”
Ölümü düşüneceksin ki, yaşamın, yaşadığın her anın kıymetini bilesin!..
Öykü
Ölüm batma gibi görünür, ama aslında doğmaya hazırlıktır.
Zinet
Ne guzel bir anlatimdi büyük keyifle okudum Eline emeğine sağlık. "Her kalbin çarpıntısı ,kendi ecelinin ayak sesidir..."
MERT26
Emeğine yüreğine sağlık çok güzel bir şekilde dile getirmişsin. Ölüm size ne sağken kötülük eder, ne ölüyken; Sağken etmez, çünkü hayattasınız, ölüyken etmez, çünkü hayatta değilsiniz.
Öykü
Canım çok teşekkür ederim. Beğenmene çok mutlu oldum 🖤
Öykü
Mert çok teşekkür ederim. Beğenen yüreğine sağlık. Sevgiler..